Anne ve Yenidoğan Hakları Barselona Bildirgesi
Bu bildirgenin amacı 21. yüzyılda varolan eşitsizliğin üstesinden gelinerek tüm dünyada insan üreme işleminin anne ve çocuk için iyi fiziksel, ruhsal ve sosyal şartlarda gerçekleşmesini sağlamaktır.
Bu belge Perinatoloji Derneği’nin de üyesi olduğu Dünya Perinatal Tıp Birliği tarafından kaleme alınmış ve “5. Dünya Perinatal Tıp Kongresi” sırasında gerekli düzenlemeleri takiben kabul edilmiştir. Perinatoloji Derneği, imzalamış olduğu bu bildirgedeki maddelere, yayınlanmış oldukları şekilde katılmakta ve desteklemektedir.
Dünya Perinatal Tıp Birliği diğer ulusal ve uluslararası Perinatal Tıp, Obstetrik, Pediatrik ve Neonatoloji Birlikleri, Akademiler, Vakıflar, Enstitüler ve İnsani Organizasyonlar, anne ve yenidoğan haklarını koruyan, destekleyen dünyadaki tüm kuruluşlarca “Anne ve Yenidoğan Hakları Barselona Bildirgesi ” isimli Resmi bir Bildirgenin 5. Dünya Perinatal Tıp Kongre’sinde yapılmasına karar verildi.
Bu bildirgenin amacı 21. yüzyılda varolan eşitsizliğin üstesinden gelinerek tüm dünyada insan üreme işleminin anne ve çocuk için iyi fiziksel, ruhsal ve sosyal şartlarda gerçekleşmesini sağlamaktır.
Bu bilinçle, Dünya Perinatal Tıp Birliği’nin üyeleri ve yukarıda adı geçen kuruluşlar, tüm uluslararüstü politik ve sağlık organizasyonlarının, tüm dünya ülkelerinin hükümetlerinin, demokratik parlamentoların yasama organlarının, sivil toplum örgütlerinin ve insan üreme sağlığı ile ilgilenen özel ve resmi kurumların bu Bildirgeyi destekleyecekleri, sahip çıkacakları ve uygulayacaklarına inanmaktadır.
Anne Hakları Bildirgesi
24 Eylül 2001,Barselona,İspanya
1.Annelik hür seçim olmalıdır. Her kadın çocuk sahibi olma, doğum sıklığını saptama ve sahip olmak istediği çocuk sayısını belirleme hakkına sahiptir. Etkili korunma yöntemleri her kadına ulaştırılabilmelidir. |
Kaynak eksikliği, kadınların ve toplumun üreme sağlığı hakkını yerine getirememede sağlık çalışanları olan bizler tarafından bir mazeret olarak kabul edilemez.
Yenidoğan Hakları Bildirgesi
24 Eylül 2001,Barselona,İspanya
1.İnsan hakları evrensel bildirisi yaşamın tüm evrelerini içerir. Tüm insanlar hür doğarlar, eşittirler ve aynı haklara sahiptirler. |
Yenidoğan fiziksel ve mental olarak olgunlaşmamasından dolayı talep edemeyeceği özgün haklara sahip bir kişidir. Bu haklar topluma, tüm ülkelerin kanuni ve ayrıcalıklı kurumlarının denetiminde uyulması gereken bir dizi zorunluluk ve sorumluluk yüklemektedir.
Bir Doktorun İtirafları
Dr. İbrahim Yanık
Bütün anne adaylarına merhabalar.Aslında çoktandır içinde olduğum ama bir türlü yazamadığım doğal doğum gurubuna
artık yazmam gerektiğini anladım. Ben izmirde çalışan Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanıyım. Çoktandır doğal doğumu izmirde yaygınlaştırmaya çalışıyoruz ve hidroterapiyi izmirde ilk olarak uyguluyoruz. Ancak bu yazıda uygulamalarımızdan çok Türkiye de ve izmirde doğum gerçeğinden bahsetmek istiyorum.
Ülkemiz şu an doğum dışında diğer tıp dallarında oldukça gelişmış bulunmaktadır. Bir çok tıbbi tanı ve tedavi başarıyla yapılmaktadır. Ancak sadece DOĞUM konusunda malesef bırakın gelişmiş ülkeleri geri kalmış ülkelerin bile
gerisindedir. Eğer bir çözüm bulunamazsa önümüzdeki 10 yıl içinde doğum yaptırmayı bilen hekim bulmak bile imkansızlaşacaktır. Ülkemizdeki doğum oranları toplamda %40-50 arasında, özel hastanelerde %10 civarındadır. Şu an İzmirde de doğum oranları benzer durumdadır. Bu durumun tabiki bir çok sebebi var. Ülkemizdeki sağlık sistemi bunun en önemli nedenlerindendir. (daha doğrusu sistemin olmayışı ) Yine üniversitelerin bu konuda katkıları olması gerekirken tam olarak ters yönde hareket etmeleri ve bir çok neden. Burada bir çok hastanın aklına gelen tahminler vardır. Onların çoğu da doğrudur.
- Her doğumda epizyotomi gerekmez ( ilk doğumda gebelerin sadece %20 ne epizyo açılmalıdır. Doktorunuza bu soruyu sorun. Eğer ilk doğumda yırtılmaması için her gebeye yapılır diyorsa durumu tekrar değerlendirin. İngilterede şu an gebeye epizyo açan doktor yönetime hesap vermektedir)
1.Epidural anestezi kesinlikle FİZYOLOJİK DEĞİLDİR: Getirdikleri kadar götürdükleri de vardır.
2.Önceden kemik pelvisi değerlendirip doğumun olup olamayacağına karar vermek diye bir yöntem yoktur.( halk arasında çatı muayenesi, kemik muayenei olarak bilinir.) Bunun amacı genellikle sezeryan için bahane üretmektir. Doğum dinamik
bir süreçtir. Doğumun olup olmayacağına doğum eyleminde karar verilir.
3.Hastaneye doğum yapmak için yatan gebelerin doğurma oranı %90 dır.
4.Kordon dolanması çok nadiren sorun çıkarmaktadır. Yine su azalması çok nadiren görülen bir problemdir. Ultrasonda amnion sıvısı ölçülüp 2cm kalana kadar doğum beklenebilir.
5.Dünyada sezeryan sonu ölüm oranı doğum sonu ölüm oranının dört katıdır.
6.İdrar kaçırma, cinsel ilişkide rahatsızlık gibi şikayetler normal doğum olmadan sezeryan doğumlarda da görülmektedir. VE bu oranlar her iki grupta da düşüktür.
7.Oksitosin sex sırasında, emzirmede, aşık olunduğunda ve doğumda özelliklede doğal doğumda yükselmektedir.
8.Doğum ile ilgili anlatılan hikayelerin çoğu doğru olmayıp abartma içerir.
9.Doğum sırasında hidroterapi ( Jakuzi içinde) epidurale yakın rahatlama vermektedir.
10.Sezeryan bir doğum yöntemi olmayıp anne ve bebeği acil bir durumdan kurtaran operasyondur. Şimdilik burda kesiyorum.En kısa sürede doğal doğum konusunda yazmaya devam edeceğim.Doğal doğum, hidroterapi ve suda doğumla ilgili sorularınızı iletebilirsiniz.
© Klinik Pilates - 2019